Kalp ve damar
hastalıkları hakkında bilgi vermek, kalp sağlığı konusunda farkındalık
oluşturup toplumu bilinçlendirmek, halka sağlıklı yaşam alışkanlıkları
kazandırabilmek amacıyla “12-18 Nisan Kalp Sağlığı Haftası” olarak
kutlanmaktadır.
Günümüzde kalp sağlığının önem ve değerinin daha iyi anlaşılmasına ve
teknolojik gelişmeler eşliğinde tanı ve tedavi yöntemlerindeki
ilerlemelere karşın kalp ve damar hastalıkları dünyada en önde gelen
ölüm nedeni olmaya devam etmektedir. Kalp ve damar hastalıklarına bağlı
kayıplar, tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 30’una karşılık gelmekte olup,
2030 yılında hem sayının hem de ölümler arasındaki oranın giderek
artacağı tahmin edilmektedir.
Ülkemizde kalp ve damar hastalıkları en önemli sağlık sorunlarının
başında gelmektedir. Türkiye’de ölümlerin yüzde 40’ı kalp ve damar
hastalıklarından kaynaklanıyor. Bu da yaklaşık her üç dakikada bir
kişinin ölümü anlamına gelir. Genel olarak her yıl 300 bin kalp krizi ve
125 bin ölüm söz konusudur. Kanserden kayıplar ise bu sayıların yarısı
kadardır.
Kalp ve damar hastalıkları açısından risk faktörlerini değiştirilemeyen, kontrol altına alınabilen ve önlenebilen risk
faktörleri olarak 3 temel başlık altında gruplandırıyoruz.
Değiştirilemeyen risk faktörleri; erkek cinsiyet, ileri yaş ve genetik
yatkınlıktır. Kontrol altına alınabilen risk faktörleri ise; yüksek
tansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği ve strestir.
Önlenebilen risk faktörleri ise; sigara ve aşırı alkol tüketimi,
sağlıksız diyet ile beslenmek, hareketsiz ve tembel yaşam, şişmanlık,
ihmal ve hekim kontrolünden kaçınmak olarak sıralanabilir.
Kalp ve damar hastalıklarının çok büyük bölümü uygun yaşam tarzı
değişiklikleri ve düzeltilebilir risk faktörlerinin kontrol altına
alınmasıyla önlenebilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü belirlemelerine göre
uygun yaşam tarzı değişiklikleri ve düzeltilebilir risk faktörlerinin
kontrol altına alınması ile kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin
dörtte üçünden fazlası önlenebilmektedir.
Sağlıklı beslenme için; aşırı kalori ve tuz tüketilmesinin önlenmesi
ile hayvansal yağların azaltılarak bitkisel yağların, taze sebze, meyve,
liften zengin yiyeceklerin ve balığın daha çok tüketildiği bir diyetin
benimsenmeli, şekerli ve unlu hazır besinler ve işlenmiş
karbonhidratlardan uzak durulmalı.